Jannah Theme License is not validated, Go to the theme options page to validate the license, You need a single license for each domain name.
Please or Kayıt ol to create posts and topics.

BULGULAR

Behçet Hastalığının belirtileri nelerdir?

Behçet hastalığı birçok organı etkileyebilen ve bu nedenle de çok sayıda belirtiye yol açabilen bir
hastalıktır. En sık görülen belirtileri ağızda ve cinsel bölgede tekrarlayıcı yaralar, deri belirtileri,
göz ve eklem tutulumudur.

Ağız yaraları (aft veya oral ülser); Ağrılı ve yineleyici özellikteki ağız yaraları Behçet
hastalığının en sık görülen belirtisidir. Hastalığın tanısında son derece önemli olan ağız yaraları,
hastaların hemen tümünde gözlenir. Genellikle dudak ve yanak mukozası, dil yan ve alt yüzleri ile
ağız tabanına yerleşim gösterirler. Ağız yaraları, yuvarlak ya da oval, kenarları şişkin ve kırmızı
bir hale ile çevrili, tabanı beyaz, gri veya sarı renkte olurlar. Ağrı en önemli şikayettir. Zaman
zaman beslenme güçlüğüne ve konuşmada zorlanmaya yol açabilirler. Büyüklüğü 1 cm’den küçük ve
yüzlek yaralar 15 gün içinde, iz bırakmadan iyileşirken, 1 cm’den büyük ve derin yaralar daha uzun
bir sürede iyileşip, iz bırakabilirler. Ağız yaralarının tekrarlama sıklığı hastadan hastaya
değişiklik gösterir.

Ağızda aft yapan tek hastalık Behçet Hastalığı değildir. Rekürren aftöz stomatit denilen
tekrarlayıcı ağız yaraları toplumun yaklaşık %20’sinde görülebilmektedir. Bu durum, altta yatan
bir hastalığa bağlı olmaksızın sadece ağız yaralarıyla seyreden ve genel olarak sağlıklı bireylerde
görülen bir rahatsızlıktır. Bu nedenle aft tek başına ne kadar sık ya da şiddetli olursa olsun
Behçet hastalığı tanısı koymak için yeterli değildir. Behçet hastalığı tanısı konulabilmesi için o
kişide afta ek olarak hastalığın başka klinik bulgularının da bulunması gereklidir.
Cinsel bölge yaraları (genital ülser); Dr. Hulusi Behçet tarafından tanımlanmış özgün üç
belirtiden birisi olan tekrarlayıcı cinsel bölge yaraları, hastalığı karakterize eden en önemli
belirtilerdendir. Cinsel bölge yaraları, ağız yaralarından sonra hastalığın ikinci en sık belirtisidir.
Hastaların yaklaşık %80-90’ında bulunurlar. Görünümü ve seyri ağız yaralarına benzer. Ancak
genellikle daha derindirler ve sıklıkla da iz bırakarak iyileşirler. Ağız yaralarına göre daha az
sıklıkta tekrarlarlar. Cinsel bölge yaraları, ağrı yanında fiziksel hareketlerde zorlanmalara neden
olur. Erkeklerde en sık gözlenen yerleşim yeri torbalardır. Kadınlarda ise en sık yerleşim yeri
dudaklardır. Ancak ülserler döl yoluna ve hatta rahim ağzına yerleşebilmektedir. Akıntı ve cinsel
ilişki sırasında ağrı ile kendini gösterebilir. Cinsel bölge yaraları da diğer bulgular gibi bulaşıcı
değildir.

Deri bulguları; Hastalığın deri belirtileri büyük bir çeşitlilik gösterir. Bunlar arasında
eritema nodozum, papülopüstüler lezyonlar ve yüzeysel tromboflebit en sık gözlenenlerdir.
Eritema nodozum hastaların yaklaşık 1/3’ ünde görülen ve sıklıkla da kadın hastalarda saptanan
deri belirtisidir. En sık bacakların ön yüzüne yerleşim gösterir. Daha az sıklıkla kalçalarda,
kollarda veya vücudun başka bölgelerinde de olabilir. Yuvarlak veya oval, ağrılı, kırmızı renkte,
büyüklükleri fındıkla ceviz arasında değişen belirtilerdir. Eritema nodozum açılıp yara halini
almaz. Belirtiler 2-3 haftada genellikle yerinde geçici özellikte koyu bir leke bırakarak iyileşir.
Papülopüstüler lezyonlar kıl dibi iltihabı ya da ergenlik sivilcelerine benzer deri belirtileridir.
Kızarık, içi iltihaplı sivilce benzeri bu belirtiler sıklıkla gövde, bacaklar, kollar ve yüze yerleşim
gösterirler. Yüzeysel tromboflebit bir diğer önemli deri belirtisidir. Sıklıkla bacaklarda ve deride
etkilenen damar boyunca kırmızı, hassas, çizgi veya şerit şeklinde sertliklerle kendini gösterir.
Erkek hastalarda daha sık görülür.

Göz tutulumu; Behçet hastalığında göz tutulumu hastaların yaklaşık yarısında görülür.
Gözde kızarıklık, bulanık görme veya görme kaybı, uçuşmalar, gözde ve göz çevresinde ağrı gibi
şikayetlere neden olur. Göz şikayetleri erkeklerde ve hastalığın ilk yıllarında daha sıktır. Göz
tutulumunun bazı hastalarda ağır seyredebileceği ve hatta görme kayıplarına yol açabileceği
unutulmamalıdır. Bu nedenle yukarıda özetlenen şikayetlerin bulunması durumunda vakit
kaybedilmeden doktora başvurulması ve tedavi için verilen ilaçların düzenli kullanılması büyük
önem taşır. Göz tutulumu bazen çok belirgin bir şikayete yol açmayabilir veya hasta tarafından
fark edilmeyebilir. Bu nedenle hastaların göz şikayeti olsun olmasın belli aralıklarla muayene
edilmesinde yarar vardır.

Eklem tutulumu; hastaların yaklaşık yarısında eklemlere ait şikayetler olur. Şikayetler
sadece ağrı şeklinde olabileceği gibi, söz konusu eklemde şişlik, sıcaklık artışı ve hareket kısıtlılığı
(tıbbi adı ile artrit) şeklinde de olabilir. Şikayetler sadece tek bir ekleme sınırlı olabilir. Bazende
birkaç eklemi aynı anda tutar. En sık diz eklemi tutulur, bunu sıklık sırasıyla, ayak bileği, dirsek ve
el bileği izler. Behçet hastalığında daha az sıklıkla omurga eklemleri de tutulabilmektedir. Eklem
şikayetleri hastalığın atak dönemlerinde daha belirgin olur ve sıklıkla da 2–4 hafta içinde eklemde
herhangi bir kalıcı hasar veya sakatlık bırakmadan iyileşir.

Behçet hastalığının diğer belirtileri; yukarıda sözü edilenlerin dışında Behçet
hastalarında damarlar (akciğer atardamarında iltihap sonucu kanlı balgam, toplardamarlarda
pıhtılı iltihap yani tromboflebit sonucu ağrılı şerit şeklinde kızarıklıklar, ayakta şişlik vb.),
barsaklar (karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, kanlı ishal vb.) ve sinir sistemi ile ilişkili şikayetler
(baş ağrısı, his kusurları, çift görme, dengesizlik, konuşma ve yutma güçlüğü, bilinç bozukluğu vb.)
ortaya çıkabilmektedir. Bu tür şikayetleri olan hastaların vakit kaybetmeden doktora
başvurmasında yarar vardır.

"her kişi kendi masalını yaratır, fakat her masal mutlu sonla bitmez"

Başa dön tuşu